Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?

“Kapıları, ocağı kapattım mı?”, “dokunduğum yerden bana mikrop bulaşır mı?”, “ellerim temiz oldu mu?”, “sevdiklerimin başına kötü bir şey gelir mi?”, “insanlara zarar verir miyim?” gibi düşünceler istemeden aklınıza geliyorsa, yaşamınızda sıkıntıya neden oluyorsa ve saçma bulduğunuz halde aklınızdan atamıyorsanız takıntı ya da tıp dilinde obsesyon denilen bir durum yaşamaktasınızdır. Günlük yaşamda hepimizin bir takım kaygıları, korkuları ve bunlarla ilgili takıntıları olabilir. Bunlar daha çok yaşadığımız olaylar veya stresli durumlarla ilgilidir. Örneğin çocuğumuzun servisi geciktiğinde “acaba başına bir iş mi geldi?” düşüncesi gibi. Bazen çeşitli konularda daha yoğun evham, endişe ve takıntı olabilir. Ancak bunlarla baş edilebilir ve yaşamımızı etkileme noktasına varmadan çözüme ulaştırabilirsek, var olan durum hastalık boyutuna ulaşmamıştır. Fakat takıntı-zorlantı bozukluğunda (obsesif kompulsif bozukluk) takıntılar ciddi boyutlara ulaşmıştır, daha çok rahatsızlık verir ve kişi, söz konusu düşüncelerini azaltmaya ya da yüksüzleştirmeye yönelik davranışlar geliştirmeye başlar. Kişinin bu yapmaktan kendini alıkoyamadığı davranışlara zorlantı ya da kompulsiyon denir. Örneğin elinde mikrop olduğunu düşünen kişi sürekli ellerini yıkama davranışı gösterir. Bazen bunu sayarak yapar. Diyelim ki ancak beş defa yıkayınca ellerinin temiz olduğuna ikna olur.

En sık görülen obsesyon belirtileri;
· Hata yapmaktan korkma
· Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma
· Başkasına zarar vermekten korkma
· Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma
· Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler
· Dinle ve ahlaki değerlerle aşırı uğraşma
· Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı

kompülsiyon belirtileri;
· Belirli kelime, cümle veya duaları tekrarlama
· Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama
· Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme
· Bazı durumlarda içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma
· Bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme
· Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma
· Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme, olarak sayılabilir.

Bu belirtiler yüzünden kişi bazen çevresindeki yakınlarından da yardım ister. Örneğin ocağının kapalı olup olmadığından emin değilse birine kontrol ettirebilir ya da onlardan onay ister. Böyle olduğunda çevresi içinde oldukça sıkıntılı bir durum yaşanır. Bu durumun bir rahatsızlık ya da psikiyatrik bir hastalık olarak değerlendirilmesi için, bu kişilerin takıntılarının ve zorlantılarının yaşamlarının doğal akışını bozması ve bunların aşırı ve saçma olduğunu bildiği halde baş edememesi gerekir. Bu takıntılardan utanç duyulduğu için kişide bunu gizleme eğilimi de olabilir. Bunları yıllarca saklayabilenler bile vardır. Bu belirtilerin, tedavi edilebilir olan klinik bir durum olduğunu bilmeyebilirler.
Bu rahatsızlık toplumda %2-3 oranında görülür. Genellikle ergenlik döneminde ve 20-30’lu yaşlarda başlamasına karşın, okul öncesi çağdaki çocuklar dahil herhangi bir yaşta görülebilir. Obsesif kompulsif bozukluk kişiyi sıklıkla depresyona götürür. Kişi mutsuz, umutsuz, hayattan zevk alamayan biri haline gelir. Kişi ve çevre için çok rahatsızlık edici bir durum olan bu bozuklukta zamanında tedaviye başlamak çok önemlidir. Bir psikiyatristin üstlenmesi gereken bu tedavide amaç öncelikle var olan hastalığı tedavi etmek sonra da hastalığın tekrarlamasını önlemektir. Bu amaçla ilaç tedavileri ve bilişsel davranışçı terapiler kullanılmaktadır. Hastaların hastalıkları konusunda kendilerini eğitmeleri de çok önemlidir. Tedavinin başlarında bilişsel ve davranışçı tedaviyi oturtmak ve tedavi dozunu ayarlamak amacı ile sık doktor kontrolüne gitmek çok yararlı olmaktadır. Hastalık yatıştıkça kontroller seyrekleşebilir.

Takıntılar yaşamı herkes için çekilmez hale getirir, bunlarla baş ettiğinizde yaşam kaliteniz artacak ve geleceğe umutla bakabilecek olursunuz.